Yaşam

‘Zenginlerin ölümsüzlük iksiri’ olarak biliniyor: Adrenokrom nedir, ‘çocuklardan elde ediliyor’ mu?

Adrenokrom uzun zamandır sosyal medyanın ilgi odağı haline gelmiş, çeşitli teorilere konu olmuş bir madde. İddialara göre birçok Hollywood ünlüsü, gençleşmek uğruna adrenokrom kullanıyor.

Adrenokrom efsanesinin kökenleri 20. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Romanlar ve filmler de dahil olmak üzere kurgu eserler aracılığıyla ün kazanmıştır. Ancak, Adrenokrom fikrini mistik bir madde olarak popülerleştiren ve komplo teorisyenlerinin hayal gücünü ateşleyen Aldous Huxley‘in 1954 tarihli ‘The Doors of Perception’ kitabı olmuştur. Adrenokrom’u çevreleyen en kalıcı iddialardan biri, ölümsüzlük iksiri olarak varsayılan rolüdür.

Adrenokrom nedir?

Adrenokrom, insan vücudunda eser miktarda bulunan kimyasal bir bileşiktir. Adrenalin (epinefrin) oksidasyon süreçlerinden geçtiğinde oluşur. Adrenokrom, doğaüstü özellikleri hakkında sansasyonel mitlere ve iddialara yol açan canlı kırmızımsı rengiyle bilinir.

Adrenokrom çalışmaları nasıl ortaya çıktı?

Adrenokrom, böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalinin okside olması ile oluşan kimyasal bir bileşik. Adrenalin epinefrin adıyla da biliniyor. Adrenokrom ile ilgili ilk bilimsel çalışmalar, Kanadalı iki psikiyatrist tarafından 1950’lerde gerçekleştirilmiş. Şizofreni üzerinde çalışan Abram Hoffer ve Humpry Osmond isimli iki psikiyatrist, vücut tarafından üretilen ve şizofreniyi tetikleyen bileşiği bulmak için araştırmalar yapmış. Şizofreni semptomları ile halüsinojenik bir madde olan meskalinin etkileri arasında benzerlikler olduğunu fark eden araştırmacılar, meskaline en çok benzeyen bileşiği bulmaya çalışmış.. Araştırmanın sonucunda adrenalin hormonunun meskalin ile benzerlik gösterdiğini ve bu sebeple adrenokromun aradıkları bileşen olduğunu ileri sürmüşler. Adrenokromu kendi üzerlerinde test eden araştırmacılar, maddenin halüsinasyonlara yol açtığını da iddia etmişler.

Hoffer ve Osmond’un teorisine göre, adrenalinin vücutta oksitlenmesi sonucu oluşan adrenokrom birikerek şizofreniyi tetikliyordu. C vitamini ve B3 vitamini olan niasinin, oksidasyon sürecini engelleyerek adrenokrom oluşumunu önleyebileceğini iddia ettikleri çalışmayı “Adrenokrom teorisi” olarak adlandırmışlar. Ancak, şizofreni hastalarının “adrenokrom teorisi” ile iyileştirilebileceği üzerine yapılan bazı çalışmalar Hoffler ve Osmond’u desteklerken, bazı çalışmalar aynı sonuçları almamış. Bu sebeple şizofreni ve adrenokrom ilişkisi araştırmaları bir sonuca ulaşamamış. Başka araştırmacılar adrenokrom kullanımının psikedelik bir deneyim olarak kabul edilemeyeceği konusunda hemfikir olduğu için adrenokromun halüsinojen bir madde olarak sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağı konusunda da bir sonuca varılmamış. Bağımlılık yapan ya da halüsinojenik maddeler listelerine bakıldığında adrenokromun bu listelerde yer almadığı görülüyor.

Adrenokromun şizofreni tedavisinde bilim camiasında etkili bir izlenim bırakamamış olsa da popüler kültürü etkileyen bir bileşik olduğu görülüyor. Adrenokrom komplo teorisyenlerinin ilgisini çekmiş olsa da, meşru tıbbi araştırmalara da konu olmuştur. Çalışmalar tıp alanındaki potansiyel uygulamalarını araştırmıştır, ancak ölümsüzlük iddialarını destekleyen hiçbir kanıt yoktur. Ayrıca Adrenokrom çeşitli kurgu eserlerde yer almış ve genellikle inanılmaz güçlere sahip mistik veya doğaüstü bir madde olarak tasvir edilmiştir.

dogankenthaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu